Son günlerde Türkiye’nin gündemine bir sosyal medya yasası oturdu. Yasa, kısa süre önce meclisten geçtiği halde CHP Anayasa Mahkemesi’ne başvurup itiraz etti. AK Parti ile MHP’nin “dezenformasyonla mücadele” olarak gördüğü; CHP başta olmak üzere muhalif partilerin “sansür yasası” dediği “dezenformasyonla mücadele yasası” hafta sonu KASAM’ın İSTİNYE SOHBETLERİ’nde ele alındı.
Karadeniz Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren KASAM’ın İbrahim Cevahir Sosyal Tesisleri’ndeki programına vakfın gençlik kolları, bursiyerleri ve halka açık davetine katılan misafirler iştirak etti. Kahvaltılı İSTİNYE SOHBETLERİ’ne 29 Ekim Cumartesi günü konuşmacı olarak katılan İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turgay Yerlikaya tespitlerini paylaştı.
Sosyal medya kullanıcısı gençlerin hapisle korkutulduğu, 29. maddenin içeriği, sansür uygulanıp uygulanmadığı konuşulurken farklı görüşlerin seslendirildiği İSTİNYE SOHBETLERİ’nde Doç. Dr. Yerlikaya şu noktalara dikkat çekti: “yasaya dair açıklama yapan çoğu konuşmacının metni bile okumadan konuştuğu belli oluyor.”
Yerlikaya’ya göre ekranlarda veya sosyal medya kanallarında çıkıp konuşan çoğu insan, yasanın metnini incelemeden eleştiri yapıyorlar. Batılı ülkelerde Twitter, Google, Facebook gibi şirketlerin hangi kurallara uyması bekleniyorsa Türkiye’de de bu kuralların yasalarla teminat altına alınması gerekiyor. Sosyal medyadan hakaret yapan ve halkı yanlış bilgilendirici içerik paylaşanların bedel ödemesi gerekiyor. Bu açılardan bakıldığında ve Avrupa ülkelerindeki emsaller ile kıyaslandığında dezenformasyonla mücadele yasası Türkiye’de gençleri sosyal medyadan uzaklaştıracak veya suçsuz insanları hapisle tehdit edecek bir kanun içeriği sunmamaktadır. Söylem üstünlüğü sağlayan bazı çevreler yasayı sansür hamlesi olarak göstermektedir.
