İsmet Acar: “Laz, Gürcü, Çerkez: Kültür Zenginliği”

Karadeniz bölgesinin kültürel, iktisadi, sosyal ve tarihi zenginliklerini ortaya çıkarma amacıyla bölgede yetişmiş başarılı simalarla görüşerek arşiv oluşturma projemize ilk olarak işadamı İsmet Acar’la başladık. Karadeniz Vakfı’nın eski başkanlarından İsmet Acar, Artvin’den İstanbul’a ve sendikacılıktan iş hayatına uzanan hikâyesini özet olarak KASAM’a anlattı. Acarkent’te bizi misafir ederek verdiği mülakatında geçmişi bugünle kıyasladı ve Karadeniz’in insan yapısına dair tespitlerini bizimle paylaştı.

KASAM: İsmet Acar kimdir?

İsmet Acar: Artvin’in Borçka ilinin şimdiki ismi Aralık olan, eski ismiyle Klaskur köyünde dünyaya geldim. Gürcü kökenliyim. Biz ekonomik açıdan çok dar şartlar içinde yetiştik. Artvin’den 1965 senesinde İstanbul’a geldim. Burada akrabaların evinde kalarak Beşiktaş’taki Işık Mühendislik İnşaat Fakültesi üçüncü sınıfa kadar okudum. O dönemde kan gövdeyi götürmeye başladı, 68 yılında, okuldan ayrılmak zorunda kaldım ve bitiremedim. Vatan Mühendislik ve Işık Mühendislik, bu okullar kapandı sonra Yıldız Üniversitesi’ne bağlandı. Ayağımın sakatlığından dolayı askerlik zorunluluğum da yoktu. İş hayatımdan önce sendikalı bir yaşamım vardı. 1965 ile 1983 arasında YSE Teşkilatında genel başkanlık, Türk-İş’te yönetim kurulu üyeliği yaptım. O zaman 67 vilayet vardı, bütün bu illerin insan yapısını iyi bildiğimi düşünüyorum. Karadeniz o konuda da birinciliği alır. 1983’te sendikadan ayrıldım ve iş hayatına döndüm. Bir yıl bir sekreter ve bir şoför ile boş boş oturdum. Allah nasip etti, bugünlere geldik. Para pul için çizgimden ayrılmadım. Ömrümde devlet işi hiç yapmadım, yapanları suçlamıyorum ama devletin sistemi sakat.

“ALLAH GÖSTERMESİN EĞER BİR GÜN TÜRKİYE İLE GÜRCİSTAN ARASINDA BİR SAVAŞ OLURSA…”

KASAM: Gürcü kökenli bir Türk iş adamı olarak Türkiye – Gürcistan ilişkilerine nasıl bakıyorsunuz?

İsmet Acar: Türkiye’de Gürcü kökenli insanların hepsi önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan, Karadenizli ise Karadenizli olmaktan gurur duyar. Benim de ifade ettiğim gibi Artvinli ise Artvinli olmaktan hayat boyu gurur duyar. Gürcistan Başbakanı beni ziyaret etmişti. Ben, Türkiye’nin bütün komşularıyla ve özellikle Gürcistan ile iyi geçinmesini arzu ettiğimi kendisine ifade ettim. Ve Allah göstermesin “eğer bir gün Türkiye ile Gürcistan arasında bir savaş olursa önce ben gelir sizi vururum” dedim, kalktı beni anlımdan öptü. “Vatandaş dediğin böyle olur” dedi.

KASAM: Fakir bir köy hayatından çıkıp zengin bir iş dünyasına yükseldiniz. Bunu nasıl izah ediyorsunuz?

İsmet Acar: Çocukluk zamanımızda ekonomik şartlar zordu. Paylaşmaya alışmıştık. Hangimizin parası varsa gidip onunla yemek yediğimizi hatırlarım. Bu anlamda dayanışmanın en üst seviyede olduğunu yakından yaşadım. Bizim o günlerden bugüne gelişimizde dayanışmanın rolü büyüktür. Yetişme şartlarının şimdiki nesilde ve hatta kendi çocuklarımızda olmadığını görüyorum. 68 kuşağı olmaktan da gurur duyuyorum. Bu ülkenin belkemiğidir 68 kuşağı. Paylaşmayı, bölüşmeyi ve ülke için her türlü fedakârlığı yapmayı çok içten bilen bir nesildir.

KASAM: Karadeniz bölgesinde insan yapısı genel olarak aynı mıdır sizce?

İsmet Acar: Karadeniz’de iller itibariyle bile insan yapısı değişiyor. Trabzon’dan kalkıp yarım saatte Giresun’a gelin, burada daha farklı bir yapıyla karşılaşırsınız. Kastamonu’ya gelin daha farklı bir yapıyla karşılaşırsınız. Trabzon ve Rize daha farklı, Artvin’e gidince daha da farklıdır.

İsmet Acar, KASAM akademik kurulundan Doç. Dr. Faik Tanrıkulu’na kitabını imzalarken.

LAZ, GÜRCÜ… KÜLTÜR ZENGİNLİĞİ

KASAM: Karadeniz’i farklı kılan sizce nedir?

İsmet Acar: Ülkesine bağımlılığı, çalışkanlığı ve güvenilir bir toplumdan oluşmasıdır. Bu iller arasında değişiklik farklılıklar gösterir. Genel olarak bakıldığında Karadeniz insanı ülkesini korumak için canını veren özelliğe sahip insanlardır. Artvin’de Laz, Gürcü, Çerkez bir arada yaşar.

KASAM: Yetiştiğiniz Artvin’de ve genel olarak Doğu Karadeniz’de farklı etnik kökenliler ve bunların dilleri bir arada yaşıyor. Türkiye’deki Lazlar ile Gürcistan’daki Megreller aynı mıdır?

İsmet Acar: Lazca, Gürcücenin tekâmül etmemiş halidir. Laz ile Gürcü ayrı değil, aynı babanın çocuklarıdır. Megrel de Lazcadır. Gürcistan tarafında Megre derler ama Gürcüler, Lazalar ve Megreller aynı babanın çocuklarıdır. Bizim orada yukarıdakine Gürcü, sahilde oturana Laz derler. Yani onlar ayrı değil.

Biz 68 kuşağı olarak Laz, Çerkez, Abaza diye ayrım yapmadık. Bunu istismar edip kullananlar oldu ama onlar da silindi gittiler. Yani bakış açımız insan odaklı olmalı. Trabzon’da Rumca konuşan yerler var. Onlar da Türkiye Cumhuriyeti’nin asıl evlatlarıdır. Türkiye otuz dokuz ayrı ırktan oluşan mozaik bir topluluktur. Atatürk bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi Türk olarak tanımladı. Tarihte bir dönem Sinop’a kadar Gürcü toprağıydı. Biz Artvin’de doğduk ve orada büyüdük. Ama dedelerimizin dedesi Gürcistan’dan gelmiş. Borçka Gürcü ağırlıklıdır. Ama arkadaşlarımız arasında hiç böyle bir ayrımcılık yoktu bundan sonra da olmasını istemem. Bu bizim için bir kültür zenginliğidir.

İsmet Acar, KASAM akademik kurulundan Dr. Cafer Talha Şeker ile.

GÜRCÜ DİLİNİ TÜRKİYE’DE YAŞATMAK

KASAM: O dilleri koruma noktasında neredeyiz? Mesela sizin yeni nesilleriniz Gürcüceyi konuşabiliyor veya anlıyor mu?

İsmet Acar: O nedenle işte vakıf kurduk. Şişli’nin merkezinde bir bina yapıyoruz. Gürcüce ve Gürcü kültürünü öğrenmek isteyenler orada Gürcüce eğitim görecekler. Benim yaşıtlar Gürcüceyi yüzde elli bilir, ancak bizim çocuklar pek bilmez. Kültürümüzü ve dilimizi yaşattırmamız ve nesillere aktarmamız gerekli. Benim için hazırlanmış belgeselde de özellikle yer verdik. Babamın dedesinin dedesine kadar şematik olarak hazırlanarak belgeselde yer aldı. Ailem ve gençler nereden geldiğini bilsin diye bu çalışmayı önemsedik.

KASAM: İstanbul’a göç ettiğiniz günleri ve bugünkü İstanbul’u nasıl kıyaslarsınız?

İsmet Acar: Ben sadece Artvin değil eski İstanbul ve eski Karadeniz’i arayan bir insan olarak ifade ediyorum. Bugüne gelirken yaşanan hatalar eskiyi bize aratır hale getirdi. Eski İstanbul’u zaman zaman görürken yeni İstanbul’dan nefret ettiğinizi fark edersiniz. Bu bütün iller için geçerlidir. Bizim 68 nesli bugüne kıyasla daha kaliteliydi. Bizim gençliğimizde bakkaldan alış veriş yaptığımızda borç yazdırıp ay sonunda ödeme imkânı verilirdi ve kimse senet vermezdi. Verilen söz senet gibiydi. Bunu yaşayan ve bilenlerdenim. Şimdi senet de versen, çek de versen ciddi olumsuzluklarla karşılaşılıyor. Maalesef böyle bir toplum düzenine geldik.

KASAM: Karadeniz Vakfının kuruluş aşamasında destekleriniz oldu. O dönemi bize anlatır mısınız?

İsmet Acar: Karadeniz’e duyulan özlem nedeniyle davet aldığımda Karadeniz Vakfı’nın başkanı oldum, beni başkan yaptılar. Maltepe’deydi o zaman merkezi. Sonra merhum İbrahim Cevahir ile yapılan temas sonucu şu anki binasının yapılmasına katkı sağladık. Mekânı cennet olsun. Sağlığında bu konularda çok duyarlı çalışan ve hepimize öncülük yapan bir büyüğümüz ve ağabeyimizdi. Ölümünden sonra Yusuf Cevahir’in baba işini devam ettirmek istemesiyle benden rica edince başkanlığı ona bıraktım. Ben yaşım ve rahatsızlığımdan ötürü toplantılara pek katılamıyorum ama kendisinin gayretli olduğunu biliyorum. İnşallah Karadenizlilere katkısı olur. Dernekler ve vakıfların siyaset karşısında güçlü olmalarını ve siyasete alet olmamasını arzu ederim.

KASAM: Vakıflara verdiğiniz desteklerden ötürü ve röportaj için bize ayırdığınız vakit için teşekkür ederiz.

İsmet Acar: Hayatımda boyunca sivil toplumu önemsedim. Karadeniz vakfının ve KASAM’ın çalışmalarını ilgiyle takip ediyorum. Sağlığım elverdiği müddetçe çalışmalarınıza katılmak istiyorum. Başlattığınız bu çalışma için tebrik eder, başarılar dilerim.

İsmet Acar, Doç. Dr. Faik Tanrıkulu, Dr. Cafer Talha Şeker ve Karadeniz Vakfı Müdürü Mehmet Devirgen‘i misafir ederken.
spot_img

Yazılarımız ve gelişmelerden haberdar olmak için mail bültenimize abone olun.