Hilal Demir
KASAM Fikir, İktisat ve Siyaset Okulu – II başladı. Okulun bu yıl ilk dersi Dr. Cafer Talha Şeker’in sunumuyla başladı. Dr. Şeker’in “21. Yüzyılda Değişen Küresel Düzen” başlıklı oturumda “küresel aktörler” ve “değişim” kavramı üzerinde duruldu. Küresel sistemde aktörler arası ilişkiler, büyük düşünce kuruluşlarının “gelecek” ve “değişim” senaryoları ele alındı.
Dünyayı Paylaşmak: İdeoloji ve Finans
Dr. Şeker’e göre;
“Küresel değişim” yaklaşık 100 ilâ 150 yıldır kullanılan bir kavram ve değişen küresel düzenle birlikte bazı devletler arasında güç savaşı yaşanıyor. Bunun yanı sıra bugün içinde bulunduğumuz küresel düzende sermaye lobileri devletlere, devletler de bu sermaye lobilerine muhtaçlar.
Küresel sermaye gruplarının güç kazanması, Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu gibi devletlerin çöküşe geçmesiyle hız kazandı. Takip eden zaman diliminde II. Dünya Savaşı sonrası bugünkü Dünya Bankası ve IMF’nin temelleri atıldı. Küresel piyasa dolar üzerinden şekillendirildi.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Bretton Woods görüşmeleriyle dünyada yeni bir finansal yapı kurulduktan hemen sonraki aşamada dünya iki siyasi ideoloji arasında paylaşıldı. Bu, 1945’deki meşhur Yalta Konferası’nda yapılmış, Sovyetler ile ABD birbirlerinin alanlarına fazla müdahil olmadan dünyayı paylaşmışlardı. Böylece başlayan Soğuk Savaş döneminde bir denge vardı.
Nükleer ve Biyolojik Silahların Caydırıcılığı
Soğuk Savaş döneminde büyük devletler nükleer ve biyolojik silahlara yatırım yaptılar. Kenneth Waltz’un dikkat çektiği gibi birden fazla ülkenin elinde nükleer silah bulunması küresel barışa caydırıcılık üzerinden katkı sağladı. Atom gücüne sahip bu ülkeler BM’nin 5 daimi üyesidir. İstihbarat raporlarına göre farklı ülkelerin elinde biyolojik silahlar mevcuttu. O dönem dünyanın bazı yerlerinde büyük salgınlar görüldü.
Biyolojik silah endişesiyle karşı karşıya kalan dünyada ABD, Sovyetler ve İngiltere bir araya geldiler. Biyolojik silah kullanmayı yasaklayan bir antlaşmayı imzaladılar. Bunun 1. Maddesine göre “hiçbir ülke hiçbir şartta biyolojik silahlar üretmeyecek, temin etmeyecek, kullanılmayacak ve elde tutmayacak” idi. Bu anlaşmayı ihlal eden devletler insanlık suçu işlemiş olacaktı.
80’lerin başında dünyayı “değiştiren” bir diğer amil gene “teknoloji” oldu. Bu yeni başlayan internet çağına karşı içe kapanık rejimle yönetilen Sovyetler direnmeyip değişimi kabul etti. Sovyetler savaşsız bir şekilde dağılıp yerine Rusya Federasyonu kuruldu.
Yeni Dünya Düzeni ve Düşmanı Seçmek: Terör ve İklim
Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle bu kez “Yeni Dünya Düzeni” ifadesi ortaya çıktı. Liberaller artık komünizmin çöktüğünü ve zafer elde ettiklerini düşünürken bazı ABD’li uzmanlar bu tek kutuplu dünya düzeninin uzun sürmeyeceğini görüyordu.
ABD’de ortaya atılan 2 ayrı görüşe göre; ABD 21. yüzyıla iki yoldan birine girerek başlayacaktı. Ya iklim değişikliği ile mücadele ederek dünyayı kurtaracaktı ya da terörle mücadele edecekti. Bunun üzerine yaşanan 11 Eylül olayları akıllara “Bu gerçek bir terör saldırısı mı yoksa bir provokasyon mu?” sorusunu getirdi. Çünkü hükümetin “terörle mücadele” yoluna girmesini sağladı.
Zamanla petro-devletlerin sonunun geldiği tartışmaları baş gösterdi ve petrol ile gelir elde eden lobiler çöküyor mu sorusu gündeme geldi. Bunun yanı sıra yakın dönemde ABD’deki devlet ve düşünce kuruluşları tarafından hazırlanan bazı raporlarda pandemi senaryoları da tartışılıyordu.
2030’da Beklenen Büyük Değişimler
Rocekfeller Vakfı raporu (2010), Pentagon Raporu (2017), Münih Güvenlik Zirvesi (2017) ve Dünya Ekonomik Forumu (2017) pandemi ve dünyayı sallayacak hızlı değişimlerin konuşulduğu bazı küresel ortamlardan bir kaçıydı. Dizi ve filmlere konu olan, düşünce kuruluşlarında da tartışılan bu gündem 2020’de gerçekleşince akıllara şu soruyu getirdi: Yaşadıklarımız önceden planlanan şeyler miydi yoksa bu düşünce kuruluşları gerçekten tahminlerinde haklı mı çıkıyorlardı?
Dr. Şeker, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2030 yılı tahminlerine değinerek konuşmasını tamamladı. Bu tahminlere göre 2030 yılında dünyamızda şu 8 büyük değişimin yaşanabileceği varsayılıyor:
- İnsanların hiçbir şeyleri olmayacak ama keyifleri yerinde olacak.
- ABD dünyaya hükmeden tek güç olmaktan çıkacak ve çok kutuplu bir dünya düzeni olacak.
- Mevcut sağlık sistemi değişecek.
- Çevreyi korumak adına et tüketimi azalacak.
- İklim değişikliği nedeniyle bir göç dalgası yaşanacak.
- Karbondioksit salan mekân sahipleri para ödeyecek.
- Mars’a yolculuk olabilir.
- Batı’yı Batı yapan hürriyet, demokrasi gibi kavramlar ve değerler kırılma noktası yaşayıp daha çok tartışılacak.
KASAM Fikir, İktisat ve Siyaset Okulu – II 1.Hafta konuşmacılarından Prof. Dr. Azmi Özcan’ın ders özetini görmek için tıklayınız: https://kasam.org/turklerin-din-ve-tarih-anlayisini-degistirmeyi-kimler-neden-istedi/